Jump to ratings and reviews
Rate this book

Ο Παπαλάνγκι

Rate this book
Ποιος είναι ο Παπαλάνγκι; Σύμφωνα με τον Έριχ Σόερμαν, ιεραπόστολο στα νησιά Τιαβέα του Ειρηνικού, αυτό το όνομα δίνουν οι άγριοι και απολίτιστοι στο σύγχρονο άνθρωπο· τον άνθρωπο που ζει μέρα νύχτα στον ίδιο χώρο με πολλούς συγκατοίκους (πολυκατοικία) χωρίς να ξέρει τους διπλανούς του, που σκέφτεται χωρίς σταματημό για να μη θεωρηθεί κουτός, που διαβάζει τα πάντα επειδή, δήθεν, τον αφορούν, που προσπαθεί να φύγει με τις μηχανές του το σαββατοκύριακο για να γλιτώσει από την προσδιορισμένη και περιχαρακωμένη ζωή του και μ αυτόν τον τρόπο δικαιολογεί την αλλοτριωμένη και υποδουλωμένη καθημερινότητά του.

Μια καταπληκτική μαρτυρία!

155 pages, Hardcover

First published January 1, 1920

About the author

Erich Scheurmann

2 books11 followers
Erich Scheurmann (* 24. November 1878 in Hamburg; † 4. Mai 1957 in Armsfeld) war ein deutscher Maler und Schriftsteller. Bekannt geworden ist er als Verfasser des Bestsellers Der Papalagi (1920).

Karl Erich Scheurmann wurde in Hamburg geboren, wo er die Realschule zu Altona besuchte. Im Alter von neunzehn Jahren unternahm er eine Wanderung durch Deutschland. Nach dem Besuch von Kunstschulen in Hamburg und Nürnberg studierte er bis 1900 an der Münchener Kunstakademie. Ab 1903 lebte er am Bodensee auf der Halbinsel Höri. Dort traf er in den Jahren von 1904 bis 1907 mit dem fast gleichaltrigen Hermann Hesse zusammen.

1914 erhielt er vom Berliner Verleger Gustav Müller-Grote (1867–1949) einen Vorschuss über 1000 Mark für eine Südsee-Geschichte. Scheurmann reiste nach Samoa, dessen westlicher Teil zu diesem Zeitpunkt noch unter deutscher Kolonialherrschaft stand. Er wurde dort vom Ausbruch des Ersten Weltkrieges und der Übernahme der Kolonie durch neuseeländische Truppen überrascht. 1915 gelang es Scheurmann, aus Samoa in die USA auszureisen. Dort schrieb er an dem wohl bekanntesten Text der deutschen Samoa-Literatur mit dem Titel Der Papalagi. Anregungen dazu entnahm er dem 1912/1913 in der Zeitschrift Der Vortrupp erschienenen fiktiven Reisebericht Die Forschungsreise des Afrikaners Lukanga Mukara ins innerste Deutschland von Hans Paasche.[1] Er arbeitete darüber hinaus als Prediger für das Deutsche Rote Kreuz. 1916 wurde er als feindlicher Ausländer interniert. Kurz vor Kriegsende kehrte er nach Deutschland zurück. 1919 übernahm er für einige Zeit das gescheiterte Sanatorium auf dem Monte Verità von Ascona und führte es als Hotel.

Er lebte ab 1930 in Armsfeld bei Bad Wildungen und betätigte sich dort als Landschaftsmaler. Eines seiner Bilder soll im Münchener Haus von Hitler gehangen haben. Verschiedentlich verkaufte Scheurmann auch Bilder „des Führers“. Während der Nazi-Diktatur war Scheurmann auf finanzielle Zuwendungen aus der Künstlersozialkasse des Propagandaministeriums angewiesen. Seit 1937/38 war er Mitglied der NSDAP (Nr. 5400638). Er war als Volkstumswart und Blockwart aktiv und engagierte sich als Leiter einer Ortsgruppe des Vereins der Auslandsdeutschen. Um als Maler ausstellen zu können, ist Scheurmann Mitglied der Reichskammer der Künste geworden. Um publizieren zu können, hat er die Aufnahme in die Reichsschrifttumskammer beantragt. Dort denunzierte er die Verlagsbuchhandlung Grote in Berlin, weil diese im Widerspruch zur nationalsozialistischen Weltanschauung ausländische Autoren bevorzuge. Der Verlag hatte die Publikation von Scheurmanns Roman Urte trotz dessen enger Anlehnung an die Nazi-Ideologie aus literarischen und unternehmerischen Gründen abgelehnt. Scheurmann pflegte den Kontakt mit dem Ludendorffs-Verlag und korrespondierte mit dem als Kolonialschriftsteller bekannt gewordenen Gustav Frenssen. Während des Zweiten Weltkrieges war er als „Hilfslehrer“ (als Leiter einer Volksschule) tätig.
[source: wiki de]

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
1,606 (35%)
4 stars
1,689 (37%)
3 stars
881 (19%)
2 stars
257 (5%)
1 star
62 (1%)
Displaying 1 - 30 of 381 reviews
Profile Image for Sinem A..
464 reviews268 followers
November 12, 2015
Yıllar önce bienalde Aya İrini nin kocaman salonunda tecrübe edilen bir enstalasyon vardı. Motor kaskı gibi gözlüklü bir başlık takıyorsunuz, elinizde de uzaktan kumanda gibi bir alet... Mekanda en fazla yedi kişisiniz ve hepinizde bu kask ve kumandalardan var Salonda geziyorsunuz ve kaskın gözlüklerinden etrafı bir ekran görüntüsü gibi izliyorsunuz.. Sonra elinizdeki kumandaya basınca bi anda pat diye görüntü değişiyor. O anda sizinle birlikte o mekanda gezen başka birinin gördüklerini izliyosunuz ekrandan sanki kendiniz görüyormuş gibi....

Kitap (Tuiavii’nin deyimiyle düşünce hasırı yani) bende tam da bu etkiyi yarattı. Bi anda bütün fizik kurallarının yıkılıp perspektif dediğiniz şey kayboluyo sanki... O çok doğru ve çok gerçek bildiğiniz dünyaya bir başka bakmaya başlıyorsunuz... Bence yaşanılası bir deneyim.
Profile Image for Rosa .
113 reviews54 followers
September 12, 2024
پاپالاگی  ( که در گویش محلی پاپالانگی خوانده می شود) یعنی سپیدپوست، غریبه و در اصل کلام، به معنای " شکافنده ی آسمان " است. نخستین مبلغ مذهبی سپید پوست با کشتی بادبانی به "ساموآ" آمد. بومیان، بادبان سپیدش را در انتهای چشم انداز،  همچون حفره ای در آسمان تصور کردند که از درون آن سپید پوستی به سوی شان آمد. او آسمان را شکافت و پاپالانگی لقب گرفت.

کتاب پاپالاگی مجموعه ای از آموزه های زندگی و جهان بینی " توئیاوی ئی" ، رئیس قبیله ی تیاوآ از جزایری در شرق اقیانوس آرام‌ جنوبیه که بعد از تحصیل در مدرسه ی مذهبی و سیاحت و موشکافی زیر و بم اروپا و احوالاتشون، در ابتدا خطاب به اهالی جزیره و در مراحل بعدی به اهل زمین نوشته و ترجمه شده تا جهانیان متوجه بشن که زندگی اینی نیست که در پیش گرفتن، بهتره برگردن به تنظیمات کارخانه و انقد سخت نگیرن، گرچه بعضی از درس های اخلاقی عمدتا کلیشه ای توئیاوی قابل قبوله، مثلا جنگ چیه، حرص و آز چیه، برده و بنده ی مادیات و تجملات نباشید،اسیر آینده و گذشته نمونید و... اما در جایی که علم و تفکر و مطالعه و اندکی تمدن و تکنولوژی رو بدون تفکیک خوب و بدش از بیخ و بن زیر سوال برده و گزاف میدونه و زندگی به شیوه ای غیر از سبک و تفکر ساموآیی رو باطل می‌دونه و پافشاری میکنه بر اینکه همه در ظلمت و تاریکی هستن و میخوان ما رو هم آلوده کنن و فقط ما خوبیم، ناخودآگاه یاد همه ی تفکرات تحمیلی هم صنف هاش و خصایل مشابهشون میفتم و میبینم سلاح یکیه، چه پنبه چه گلوله...هرکس در جغرافیای خودش و به نسبت موقعیت و قدرتش.
فقط خوشبختانه توئیا به اینکه بگه از ما دور بمونید تو بدی و رذالت خودتون دست و پا بزنید قناعت کرده و خاک جهان رو برای ترویج زندگی ساموآیی به توبره نکشیده.
Profile Image for Haktan.
231 reviews6 followers
April 5, 2016
Kendimce, bugün toplumumuzda yer alan, insan doğasına yabancı değerleri hep eleştirdim ve onlardan uzak durmaya çalıştım. Ama bu kitabı okuduktan sonra açıkça belirtmek isterim ki, ben halt etmişim..

Bir yerlinin gözünden bakınca, az çok farkında olduklarımızı bir kenara koyalım, bizlere normal ya da olması gereken gibi görünen alışkanlıklarımızın ya da değerlerimizin bile aslında yozlaşmışlığımızın birer sonucu olduğunu bu kitap sayesinde fark ettim. Kabile reisinin bütün görüşlerine katılmadım ancak okuduğum her bölümde ilginç şeyler fark ettim ve düşüncelere dalmadan edemedim. Kitap boyunca, bu, klasik manada cahil adamın gözlemlerini şaşkınlıkla izledim, "bilgelik böyle bir şeymiş" diye düşündüm. Beyaz adamın karanlık dünyasının farkına varmak isterseniz bu kitabı okuyun.
Profile Image for Seher Andaç.
345 reviews21 followers
December 23, 2020
Artık çok geç çok!
İyiyi, güzeli tanımlamak için beğeni tuşlarımız ve yıldızlarımız var üzerini tıkladığımız!
Yayına hazırlayanların notuna göre anlamak yetmez külleri de canlandırmak gerek diyorlar. Benim için inanması çok güç; çünkü küller soğuk! Çünkü epey uzaklaştık!
İnsan kendi gücüne hayran! İnsanın laneti belki de aklı!
Profile Image for Perihan.
472 reviews138 followers
August 2, 2016
"Sürekli aynı şeyi yapmak kadar hiçbir şey zor gelmez insana."

Kitap çok dikkat çekici ifadelerle doluydu. Okurken neredeyse her sözü kendimce doğru buldum.
Biz "uygar" insanlara ayna tutan bir kitap ve ben o aynada gördüğüm iç yüzden hiç mi hiç hoşlanmadım.
Profile Image for Sv.
323 reviews105 followers
May 11, 2017
gereksiz buldum açıkçası... yeni bir bakış açısı yok. bazı değerlendirmelerini sevdim, özellikle para hakkında olan kısımlar. ancak son kısımda hıristiyanlığı öve öve bitiremeyisi çok komik ve lüzumsuzdu, ki bu daha önce söylediği bir çok şeyle de çelişiyor. okumasam da olurmuş dedirtti bitirdiğimde.
Profile Image for Yakup Öner.
161 reviews103 followers
December 1, 2016
Yazarın Samoa'daki Polinezya adalarında yaşayan ilkel bir topluluğun bilge lideri Tiavea'lı Tuiavii tanışması sonucu ve Tuiavii'nin bir dönem Avrupa'da geçirmiş olduğu süre içerisindeki gözlemlerinin yazar tarafından kayıtlarını toplayıp derledikten sonra kitaplaştırdığı Papalagi yani Göğü delen adam anlamına gelen eser; Özlem ile baktığımız Avrupa medeniyeti adı altında Kapital dünyadaki Moderniteye ilkel bir gözlem ile yapılan keskin saldırılardır. Modern insanlığın giyinişinden, kent yaşamındaki durumuna, Para nesnesine olan çaresiz esaretinden, sevgi anlayışına, inandığımız ve uyguladığımız birçok eylemi ve değerler sistemini tümünü çırılçıplak önümüzde ifşa etmeye çalışmıştır.Sadece yüzümüzü gözümüzü kapattığımız farkında olduğumuz halde görmezden gelmeye çalıştığımız tüm konular berbat görünüyor ilkel bir insanın gözünden bu tarafa bakıldığında...
Ama şu soruyu sormak isterdim Tiavea'lı Tuiavii'ye Avrupa'yı gözlemlediğinde hiç mi birşey beğenmedin?
Not : Bu eserden önce de olabilir ya da sonrasında da olabilir. Daha önce okuduğum Freud'un eseri olan Uygarlığın Huzursuzluğu birlikte okumanızı tavsiye ederim. iyi okumalar.
Profile Image for alper.
191 reviews54 followers
July 29, 2019
Tuiavii, modern yaşamdan soyutlanmış, kendi halindeki Samoa/Upolu adasında yaşamaktadır. Misyoner okulunda aldığı eğitim sonrasında Avrupa’yı görme arzusuyla Kıta’yı dolaşan bir “halkları seyretme grubu”na katılır. Bir yılı aşkın süre incelemeler sonrasında -yazarın iddiasına göre- gözlemlerine dayanan bu kitabı hazırlar.

Biraz bakalım,


Papalagi denince beyazlar ya da
Yabancılar anlaşılır. Ama sözcüğü
sözcüğüne çevrilirse göğü delen
anlamına gelir.
Samoa'ya ilk misyoner bir yelkenliyle
gelmişti.
Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir
delik olarak gördüler, beyaz adamın
içinden çıkıp kendilerine geldiği bir
delik.
O, göğü delip geçmişti.


Epigrafı ile etkileyici bir giriş yapıyor kitap. Konusu da ilginç. Hemen ardından gelen sözü de “Küllenmiş olan duygularımızı yeniden canlandırmayı öğrenmemiz gerek”.

Kitabı bu şekilde okumaya gayret edebilirsiniz tabii. Fakat ben daha çok “Polinezyalı'nın Polinezyalı'ya propagandası”nı gördüm bu kitapta. Onun için şöyle bir şey diyebilirim: Atıp tuttuğu (Avrupa yaşamı) ile marifet saydığı (Samoa yaşamı) mevzuların dengesini tutturursanız sihirli formüle ulaşmış olursunuz.

Not: Kitaptaki teknoloji / bilim (makine & düşünme), kitap ve sinema hakkındaki mesnetsiz ifadeleri kınıyorum.
Profile Image for Hazal Çamur.
175 reviews214 followers
Read
December 9, 2016
Beklediğim kadar etkilenmediğim, ama son bölümünü kitaptan ayrı değerlendirdiğim bir eserdi.

Uzun yıllardır büyük merakla okumak istiyordum bu kitabı. Bu sene kitap fuarından edinip bir de yeni baskısının pütürlü kapağıyla karşılaşınca pek sevinmiştim. Ancak içerik, mülkiyetçinin dibi olan bendenizin hem kendimi, hem de toplumu sıkça eleştirdiğim şeylerle birebir aynı çıktı. 2 nokta hariç, bana yeni bir kapı açmadı. Zihnimi aydınlatmadı. Hal böyle olunca hayal kırıklığı yarattı.

Okuduğuma pişman değilim, fakat aradığımı bulamadım.

Bu sözlerimi kitabın son bölümünden ayrı tutarak söylüyorum. Şefin Papaglagi için "ateşi elinden tutuyor ama kendisi karanlıkta" tanımı ve Tanrı, Tanrı deyip de Tanrı'nın öğretilerine göre en yaşamayan kişi olması durumu için sözleri kitabın en değerli kısmıydı benim için. Böylesine bir dış bakış, kitap boyunca beklediğim yegane şeyi veren bölüm, işte tam burasıydı.

Bu değerli bir kitap; ama bana yeni bir bakış katmadı.
Profile Image for B. Han Varli.
154 reviews121 followers
February 15, 2018


bu kadar çok parayı ne yapacaksın diye soracak olsan, bu dünyada giyinmekten, açlığını ve susuzluğunu bastırmaktan başka ne istersin desen, söyleyecek söz bulamaz ya da 'daha çok para istiyorum, daha çok, daha çok' der


güzel beyaz yelkenli ufukta açılan bir deliktir belki ve sen içinden çıkıp yerlilerin yanına gelmişsindir, hatta, göğü sen delmişsindir, kim bilir?

fr

kabile reisi tuiavii'nin ateş etrafındaki sohbeti, hayatımda dinlediğim en keyifli, en öğretici nitelikte sohbetlerden biriydi. bazen yerin dibine girdim, bazen de spirütel yolculuklara çıktım.

kurgu olup olmasını bir an olsun umursamadım bile...

okuyalı bir yıldan fazla olmasına rağmen, hala birçok öğretiyi hatırlıyorum, açıp açıp okuyorum arada sırada.

başucu niteliğinde bir yapıt bu anlamda.

medeniyetimiz hakkında dev eleştirileri daha ilkel olanımızın yapması ironisi üzerine kurulu aslında.

insan olmayı öğretiyor bize, tekrar.

beyaz insanı birkaç bölüm başlığı altında topa tutuyor; yoksulluğumuzu, hiç zamanımızın olmamasını, makineleşmemizi ve yalancı yaşam mekanlarımızı gösteriyor bize.

umarım papalagi'nin kendi karanlığına çok yakalanmamışızdır hepimiz.


hastadır o, kaçıktır. ruhunu “yuvarlak metal ve ağır kağıda” adamıştır. hiçbir şeyle yetinmez, gözü doymak bilmez. "kimseye kötülük etmeden, haksızlık yapmadan geldiğim gibi göçüp gideyim şu dünyadan” diye düşünmez. başkalarının gücünü sömürüp kendi işlerinde kullandığı için ne başı ağrır ne de uykusu kaçar.


sözlerinde kendimizi bulmuyoruzdur...
Profile Image for Ferda Nihat Koksoy.
479 reviews20 followers
November 1, 2022
Samoa yerlileri gözüyle 20.yy başında Avrupalı beyaz adamın (Papalagi) özellikleri.

***

"Kimi barınaklarda, bir Samoa köyünde yaşayan insanlardan çok daha fazla insan oturur.
...Barınağın giriş deliğinde karşılaştıklarında ya isteksizce selamlaşırlar, ya da düşman böcekler gibi mırıldanırlar. Gören de bir arada yaşamak zorunda kaldıkları için hiddetlendiklerini sanır."

"...beyaz adamın gerçek tanrısı, kendisinin “para” adını taktığı yuvarlak metal ve ağır kağıttan başka bir şey değildir.
Hastadır o, kaçıktır. Ruhunu yuvarlak metal ve ağır kağıda adamıştır. Hiçbir şeyle yetinmez, gözü doymak bilmez. Çoğu, hastalıklarına bağlı kalır, yürekleri hiçbir zaman iyileşmez.
...Eli paraya gitti mi yüreği sertleşir, kanı donar, yalan söyler, dürüst davranmaz, tehlikeli olur. Herkes kendi zayıflıklarını bildiği için kimse bir diğerine güvenmez.  Servetinin nereden ve nasıl geldiğini bilmen mümkün değildir."
April 2, 2015
3.5 stars, I guess.
AND I'M FINALLY DONE WITH THIS BOOK!
It was good. Better than I expected! If you're looking for some kind of "reflection" book, this is a great choice! It was a little bit too religious for me, but I enjoyed it, anyway.
Profile Image for Erdem Karaçeper.
8 reviews6 followers
September 7, 2015
Hayatımızdaki açmazlar bundan daha basit ifade edilemezdi herhalde. Samoalı şef geliştikçe kısırlaşan,renksizleşen dünyamıza pek güzel ayna tutmuş. Çok sevdim....
Profile Image for Célia Loureiro.
Author 20 books888 followers
February 11, 2014
Quem primeiramente me falou deste livro foi a minha professora de Psicologia do secundário. Considerei a temática interessante e fiz uma nota mental para um dia ler. O "dia" foram as horas perdidas no aeroporto no voo Lisboa-Madrid e vice-versa, quase oito anos depois. Como a sinopse indica, o conteúdo da obra são os relatos do chefe da tribo samoana de Tiavéa a respeito do que observou na Europa. Pelos seus escritos, que datam de 1914-15, subentendemos que missionários cristãos chegaram à ilha e introduziram a tribo aos hábitos europeus. Um dos pontos chave era a religião, e tentaram afastar os tribais do culto à natureza e ao Grande Espírito, empurrando-os para o "nosso" Deus de amor e penitência. A evidente inteligência e sentido crítico do chefe levam-no a compreender que o Papalagui/homem branco não segue os ensinamentos que prega, e por esse motivo começa a questionar o seu modo de vida. Tira algumas conclusões que servem para analisarmos o nosso estilo de vida e a vivência em sociedade, mas sobretudo que me puseram a pensar sobre o afastamento da natureza e sobre a montanha de apetrechos com que nos cobrimos. O chefe lamenta que nos fechemos em caixas de cimento mal arejadas, que o verdadeiro deus que louvamos seja o dinheiro e que tenhamos a "doença do pensamento". Que não baste admirar a montanha mas tenhamos que querer ver além da mesma. Que percamos tempo a medir o tempo. Que usemos caixas para guardar caixas e bolsas e bolsinhas. Que inventemos coisas de que, na realidade, pouca precisão temos.
Gostei sobretudo da conclusão, em que o chefe pede aos da sua tribo que virem as costas à escuridão, à insatisfação e às mentiras do homem branco, que prega amor, irmandade, cooperação. Informa-os de que, na realidade, o depôr das armas a que convenceu este povo é uma mera manobra de se aproximar e de os influenciar porque, na realidade, o Papalagui está armado até aos dentes a destruir o seu irmão Europa fora (I Guerra Mundial).
É o testemunho e um apelo de um líder que identifica as ameaças da sociedade ocidental, os seus vícios e fraquezas, e que suplica ao seu povo para que este dê valor à simplicidade com que vive; sem sobressaltos de maior, em plena harmonia e cumplicidade.
Profile Image for Esra M..
64 reviews53 followers
May 8, 2015
Düşündüren,güldüren,zorlayan,geçmişe götüren,kaygılandıran bir kitap göğü delen adam. Samoa'lı bir kabile reisinin o derin iç görüsü sayesinde yaptığı Avrupa insanının eleştirisi bize bu duyguları yaşatıyor. O kadar yalın bir anlatımla beyaz adamların hayatındaki şeylere önce değer biçip sonra bu değer uğruna bir ömür harcadıkları emellerin aslında içinin ne kadar boş olduğunu bir kez daha anlayarak düşünüyoruz. Günlük yaşamımızın bir parçası olmuş,aklımıza gelebilecek her şeyi o kadar özgün ve saf bir şekilde dile getiriyor ki,bu bağlantıları nasıl kurmuş hayret ederek gülümsüyoruz. Hepimizin içten içe istediği o basit ama derin yaşama imrenirken,aslında çarkın içinde bizzat olduğumuz ve işleyişine katkıda bulunduğumuz gerçeğiyle yüzleşerek zorlanıyoruz. Sayfaları okurken bir Samoa'lı köylüsüne en yakın olduğumuz zaman yani çocukluk zamanlarımızı anımsayarak geçmişe gidiyoruz. Kitabın yayınlandığı 1920 yılından bu yana eleştirilen konuların keskin hatlarla yaşamımıza iyice nüfus etmesinin yanında gelişen teknolojinin insanları artık iyice bireysel bir yaşama itmesinden ötürü,eğer kitap bu günlerde yazılsaydı ilave edilecek eleştirileri düşünüp kaygılanıyoruz. Bütün bunların üstüne kabile halkının birbirleriyle karşılaştıklarında kullandıkları 'talofa' sözcüğünün dilimizdeki kelime dağarcığında selam olarak çevrilip,tam bir çeviri yapmak gerektiğinde 'seni seviyorum' olduğunu öğrenince,keşke Samoa'lı bir köylü olsaydım diye hayıflanıyoruz.
Talofa Samoa halkı!
Profile Image for Neslihan.
54 reviews7 followers
July 17, 2018
Erich Scheurmann'ın ön açıklamasında tavsiye ettiği gibi insanevladının içinde bulundurduğu ve haliyle bende de bulunan tüm kibri bir kenara bırakıp okumaya başladım kabile reisi Tuiavii'nin konuşmasını.
İlk bölümleri büyük dikkatle okudum. Fakat ortalara geldiğimde artık şu düşünce oluştu bende; "Bakalım bu bölümde beyazlardaki neyi yerden yere vuracak kabile reisi."
Bu tarz tek yönlü kitaplardan hiç hazzetmem. İlkel bir kabileden bir adam çıkmış, Avrupalı insanlardaki şeyleri yerden yere vuruyor, onlar hakkında acımasız hükümleri pat diye verebiliyor. Cümleleri öylesine kesin ve acımasızdı ki şu çocukça, evet evet çocukça, cümleyi kurmadan edemedim; "Sen çok biliyorsun."
Elbette ki Tuiavii'nin haklı olduğu birçok nokta var fakat öylesine abartarak ve "yalnızca ben biliyorum, siz biliyorsunuz bunun doğrusunu benim canım kabilem" tarzında anlattığından o haklılık pek de etkili olmadı.
Bunların yanında kitap bana yeni bir bakış açısı kazandırmadı, çoğu bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz ve düşündüğümüz şeyler esasında. Ve bazı şeylerden sıyırdığımızda konuşmayı, geriye yalnızca ilkel mi ilkel bir erkek kalıyor.

Kabile reisi Tuiavii yaşamında gösterdiği mütevazılığı, düşüncelerini aktarırken de biraz olsun gösterseydi keşke.

Saygılar.
Profile Image for Kaplumbağa Felsefecisi.
453 reviews71 followers
December 31, 2022
Hayatının büyük çoğunluğunu adada yaşayarak geçirmiş birinin kaleminden Avrupa insanı eleştirisi. Yaşadığı bir adada karşılaştığı bir yerlinin düşüncelerini derlediği bir kitap. Güven, mutluluk, başarı, iş ve türettiği onlarca farklı kaygı ekseninde hayatını çeperleyen beyaz insana tepeden bir bakış. Düşüncelerini ağlak bir çocuk gibi sürekli bağırtan, Papalagi diye adlandırdığı modern insanların, ihtiyaç dediği şeylere bir bir ok fırlatıyor yazar. 1920 yılında yayınlanmış bu kitap onlarca dile çevrilmiş. Hayatın konfor alanları olarak adlandırdığımız ve iyi hissettiğimiz sanrısında iken kendimizi konfor alanından çıkmamak için zorladığımız/sınırladığımız bir hapishanede sıklıkla buluyor olmamız ve belki de bunu asla fark etmeden yaşayacağımız onlarca yıl...
Profile Image for A. Raca.
757 reviews162 followers
October 28, 2021
"Bir kızı kendine eş olarak seçen delikanlı, aldanıp aldanmadığını hiçbir zaman bilemez. Çünkü kızın bedenini önceden görme olanağı yoktur. Bir kız, Samoanın en güzel taopousundan daha güzel bile olsa yine de bedenini iyice örter. Böylece kimse onu görememiş ve güzelliğinden zevk alamamış olur."

" Ama biz yine de, etimiz güneşte konuşabildiği için
sevinmeliyiz. Bacaklarımızı saran bir örtü, ayaklarımızı
ağırlaştıran ayak kılıfları olmadığı için yaban atları gibi koşturabildiğimize, kafamızdaki örtü düşecek mi diye kaygı çekmediğimize sevinmeliyiz. Beyaz adam budala ve kördür. Gerçek mutluluğa karşı sağırdır ve bu utancını gizlemek için kat kat örtünmesi gerekir."
Profile Image for Gamze İspir.
45 reviews20 followers
January 3, 2020
Bir Samoa yerlisinin gözünden uygarlık eleştirisi. Çok başarılı buldum ancak aklıma hangi kitapta olduğunu hatırlayamadığım Çehov’dan bir bölüm geldi. Orda Diyojen’in tek bir fıçı içinde yaşayabiliyor olması Yunanistan’ın ılıman iklimine bağlanmış, acaba Rusya’da da aynı şeyi yapabilir miydi diye sorulmuştu. Benim de bu kitap boyunca zihnimde canlanan bu oldu. Samoa’nın ılıman ikliminde evlere kapanmayalım, hepimiz güneşin altında olalım, ayaklarımız yere bassın demek kolay :) acaba bu Avrupa için ne kadar mümkün olurdu?
Profile Image for Sgrtkn.
177 reviews23 followers
February 4, 2022
Paraya, zamana, düşünmeye, eğitime hatta "şey"lere dair bence çok haklı noktalara değinen muhteşem bir konuşma
Profile Image for Cemal.
5 reviews3 followers
February 17, 2017
Kitapta modern insanın eleştirisi çok güzel bir şekilde aktarılmış.Yazıldığı dönemin 20 yy ın başları olduğunu düşünürsek getirilen eleştirilerin günümüzde dahi geçerliliğini koruması hem düşündürücü hem de üzücü.

Fakat kitabın bir Samoa yerlisinin kendi söylevlerinden aktarıldığı yazarın bunları sadece yazıya geçirdiği açıkçası bana göre bir kandırmaca.kitaba göre samoa yerleşimlerinden birinin şefi olan Tuiavii kısa bir süreliğine Avrupa'da bulunmuş ve bu kısacık sürede tüm Avrupa halklarını incelemiş ve derin analizlerde bulunmuş.kitapta insanlığa getirilen çoğu eleştiri yerinde fakat bunu bir yerlinin söylediklerine dayandırmak açıkçası saflık.bu bakımdan yazarın okuyucuyu kandırmış olması ve yazdığı bu kitap üzerinden kazandığı para başta eleştirdiği modern insan dürtülerini yeniden sahiplenmiş olması anlamına geliyor.

Kitabın sonlarında kabile reisimiz Avrupalılara duacı oluyor hristiyanlığı kendilerine tanıttıkları için.tüm kitap boyunca Büyük Ruh olarak lanse edilen Tanrı kavramı Avrupalıların Tanrı kavramının ne kadar yozlaştığını anlatmak açısından kullanılmış.Ama bir anda Kabil'e reisimiz iyiki Hristiyanlık geldi yoksa saçma sapan güneşe rüzgara kuma tapıyoduk kafasına bürünmüş.Hristiyanlık bi anda kurtarıcı bir din olmuş.Ne anlamı kaldı şimdi Büyük Ruhun yüceliğinden.Bence bu kısım yazarın Avrupa'ya dönünce dinimiz olan Hristiyanlığın her yerde nasıl da kabul gördüğünü göstermeye çalıştığı bir propaganda gibi.

Her neyse insanlığın içinde bulunduğu karanlık tablonun güzel bir dışavurumu olarak kitap okunabilir.Okumanızı da tavsiye ederim.Ama kandırılmış gibi hissetmekten kendimi alamıyorum.Okuyacakları uyarmak istedim kendimce.
Profile Image for Sinem.
15 reviews37 followers
May 23, 2021
-Bir sefer gidip gölden su çekmek keyiflidir, hatta belki günde birkaç sefer bile. Ama güneşin doğuşundan batışına kadar, her gün, tüm saatler boyunca gücünün sonuna kadar tekrar tekrar su çekmek zorunda kalan biri, sonunda sinirinden isyan edip elindeki kovayı, bedenini saran zincirleri savurur.-
Profile Image for Dimitris Hall.
385 reviews59 followers
February 8, 2017
Ο Έριχ Σόιερμαν ταξίδεψε ως ιεραπόστολος στις αρχές του 20ου αιώνα. Εκεί έγινε μέρος της κοινότητας με την οποία είχε αναλάβει να μοιραστεί τις διδαχές του Χριστιανισμού και έναν χρόνο μετά έγινε φίλος με τον φύλαρχο. Αυτός ο φύλαρχος είχε ταξιδέψει στην Ευρώπη μαζί με κάποιους λαογράφους και είχε γράψει κάποιες σημειώσεις για να δώσει κάποιους λόγους στην φυλή του --αλλά και σε άλλες από τα νησιά Σαμόα-- σχετικά με τους Ευρωπαίους και τον δυτικό πολιτισμό εν γένει, για τον οποίο οι κάτοικοι των νησιών Σαμόα τότε δεν είχαν την παραμικρή ιδέα. Ήθελε να τους προειδοποιήσει για τα μυστικά και τις φιλοδοξίες των «Παπαλάνγκι», το όνομα που είχαν δώσει στους λευκούς. Ο φύλαρχος μοιράστηκε τις σημειώσεις του με τον ιεραπόστολο, ο οποίος εν αγνοία του πρώτου τις δημοσίευσε όταν γύρισε στην Γερμανία.

Είναι σίγουρο ότι ο φύλαρχος δεν θα είχε εγκρίνει την δημοσίευση των σημειώσεων του: θα το είχε εκλάβει ως μία προδοσία της εμπιστοσύνης που είχε δείξει στον καινούργιο του φίλο με το χλωμό δέρμα (μάλλον ο φύλαρχος θα είχε αρχίσει να τον εμπιστεύεται αφού ο ήλιος της Πολυνησίας τον είχε κάνει λίγο πιο μελαμψό). Επίσης, όπως φαίνεται και στις απόψεις του περί των δυτικών, δεν πίστευε στην γνώση που περιέχονται στα «πολλά χαρτιά» ούτως ή άλλως. Οι ηθικές διαστάσεις του ζητήματος είναι πολλές και διάφορες, αλλά το θέμα δεν είναι αυτό. Προσωπικά είμαι ευγνώμων στον Έριχ Σόιερμαν: σχεδόν έναν αιώνα μετά, όπου ο Παπαλάνγκι και οι τρόποι του έχουν κυριεύσει τις ανθρώπινες κουλτούρες στο μεγαλύτερο μέρος της Γης, αυτό το βιβλίο είναι ένας θησαυρός ανθρωπολογικής γνώσης, μια αποκάλυψη από τις λίγες.

Όταν λέω ανθρωπολογία, δεν εννοώ αυτό το οποίο εννοούμε συνηθέστερα με αυτό τον όρο, τουτέστιν την περιγραφή μικρών ή μεγαλύτερων εθνοτικών, φυλετικών ή άλλων ομάδων υπό το πρίσμα μιας άλλης, κατα συντριπτική πλειοψηφία ευρωπαϊκής ή στην σφάιρα της Ευρώπης, όμαδας. Αυτό που έχουμε εδώ είναι, με αυτή την έννοια, αντίστροφη ανθρωπολογία: οι «άγριοι» επιτέλους περιγράφουν τους «πολιτισμένους».

Φυσικά, κανένας δεν δέχεται τίποτα παρά τον αυτοπροσδιορισμό του για να περιγράψει την ταυτότητα του. Αυτό ισχύει από άτομα και ομάδες μέχρι ολόκληρες κοινωνίες. Όσο απολίτιστοι, βάρβαροι, αφελείς και ζωώδεις ήταν για τους αποικιοκράτες του 19ου και τους ανθρωπολόγους του 20ου αιώνα οι ιθαγενείς των διάφορων απομονωμένων από την Ευρωπή περιοχών, τόσο άχρηστους, ανισόρροπους, ματαιόδοξους, εξαρτημένους και πολλά άλλα περιέγραψε τους Παπαλάνγκι ο φύλαρχος Τουιάβιι --απ'ότι φαίνεται, ο εθνοκεντρισμός είναι μια φυσική τάση του ανθρώπου που μπορεί να παρατηρηθεί παντού.

Το βιβλίο με σόκαρε. Γιατί όταν βλέπεις τον εαυτό από το πρίσμα κάποιου άλλου, καταλαβαίνεις καλύτερα τον εαυτό σου -- ή μάλλον αποκτάς μια άλλου είδους συνειδητότητα. Κάθε σου κίνηση αποκτά διαφορετική βαρύτητα, κάθετι που βλέπεις και ακούς σου φαίνεται σαν ψευδαίσθηση ή όνειρο, πενήντα σύμπαντα μακρια από οτιδήποτε το «πραγματικό», κάθε σου αναπνοή γίνεται ένας φορέας κουλτούρας, της προσωπικής σου αλλά και του Παπαλανγκικού σου υπόβαθρου. Ο φύλαρχος Τουιάβιι δεν μπορεί να καταλάβει γιατί φοράμε ρούχα, δεν αφήνουμε το κορμί μας να χαρεί τον ήλιο, και κάνουμε έρωτα στα βαθύτερα σκοτάδια, αποκαλώντας αυτή την πράξη αγάπης αμαρτία· βλέπει τα «δερμάτινα κανώ» μας, δηλαδή τα παπούτσια, και μας λυπάται που τα πόδια μας είναι τόσο αδύναμα και ξεσυνηθισμένα που πλέον δεν μπορούμε «ούτε ένα φοινικόδεντρο να σκαρφαλώσουμε»· δεν μπορεί να καταλάβει γιατί ζούμε σε πέτρινα κιβώτια, μακριά από το φως, τον αέρα και τον έξω κόσμο (αλλά λατρεύει τα μπάνια των Παπαλάνγκι γιατί είναι όμορφα). Το «στρογγυλό μέταλλο και το βαρύ χαρτί», δηλαδή το χρήμα, σαν έννοιες του φαίνονται τελείως ξένες, δεν μπορεί να καταλάβει πώς είναι δυνατόν ο διπλανός μας να πεινάει και εμείς να μην μοιραζόμαστε μαζί του από αυτό που έχουμε, ούτε γιατί πρέπει μια ζωή να κάνουμε μια μόνο δουλειά για να μπορούμε να κερδίσουμε αυτά τα χρήματα. Πώς είναι δυνατόν, αναρωτιέται, κάποιος να κάνει κάτι συνέχεια και να μην το βαριέται; Βλέπει την ατέλειωτη αναζήτηση μας για γνώση και την μανία μας για σκέψη ως κάτι το μάταιο γιατί μας απομακρύνει από τις αισθήσεις μας, τον κινηματογράφο ως μια παραίσθηση για να φανταζόμαστε μια ζωή διαφορετική από την δική μας και απορεί γιατί δεν μας ενδιαφέρει τελικά τόσο πολύ να ζήσουμε, πραγματικά, εμείς οι ίδιοι, την δική μας ζωή.

Τα παραδείγματα πολλά, όσα και το βιβλίο, το οποίο είναι πολύ μικρό (το τελείωσα μέσα σε μια μέρα). Μικρό και θαυματουργό, γραμμένο σε μια σαγηνευτικά απλή και αφελή γλώσσα -- άλλωστε: τα μεγάλα ερωτήματα δεν χρειάζονται πολύπλοκη γλώσσα για να διατυπωθούν· αν την χρειάζονται, δεν είναι αρκετά μεγάλα. Δεν μπορώ να σταματήσω να το σκέφτομαι και θέλω να αναζητήσω κι άλλα τέτοια παραδείγματα «αντίστροφης ανθρωπολογίας» το συντομότερο!

EDIT:

Ανακάλυψα αυτό το κείμενο στα αγγλικά που αποδεικνύει την πλαστότητα του Ο Παπαλάγκι. Στενοχωρήθηκα πολύ. Αλλά αξίζει μια ανάγνωση και έναν συλλογισμό: τι σημαίνει το ότι το βιβλίο δεν είναι αυθεντικό, πού φτάνει ο εθνοκεντρισμός του συγγραφέα, πόσο, όπως ο αναλυτής του παραπάνω σχολιάζει, κάθε τέτοια προσπάθεια δεν είναι κι αυτή μια προέκταση της Ευρωπαϊκής αποικιοκρατίας, ανάλογη θα προσέθετα εγώ στον διαχωρισμό των παιδιών που πεινάνε σε μετα-αποικιακές χώρες της Αφρικής...

Όποια και να είναι η ιστορία πίσω από την διαφαινόμενη σκευωρία πίσω από αυτό το βιβλίο, δεν με απέτρεψε από το να βρω μια κάποια βαθύτερη αλήθεια πίσω από κάποιες από τις γραμμές του. Do I also desire to be deceived, I wonder?
Profile Image for Ana.
706 reviews108 followers
Read
March 29, 2018
Ao reler este livro para o Clube de Leitura, apercebi-me das semelhanças com Rousseau, Thoreau e os minimalistas modernos. Como diz o Gabriel o Pensador, "isto está tudo ligado". De resto, a impressão foi a mesma da primeira leitura, há muitos anos atrás, mesmo se nessa altura não fui capaz de fazer estas ligações: muito bom.
Profile Image for Yasin Ünan.
70 reviews22 followers
August 8, 2021
Avrupa medeniyetine karşı çocuksu, tek taraflı ve indirgemeci... ama haklı bir eleştiri.
Profile Image for Burak.
47 reviews29 followers
October 23, 2015
"Keşke 18 yaşımda okusaymışım" dediğim kitaplardan bir tanesidir Göğü Delen Adam.

Öte yandan, bu kitap 18 yaşımda karşıma çıkmış olsa idi, ona bugünkü gözlerim ile bakamazdım. Belki kendi dünyamı Samoa'lı kabile insanının gözünden görmeye direnirdim, belki metni ve enteresan tasvirlerini eğlencelik, ama hayli "uçuk" bulurdum, güler geçerdim. Ancak yirmili yaşlarımda, ve içinde yaşadığım kültürün özünde "plastikten" bir kültür olduğunu kendi tecrübemle görmeye başladığımda, ona geri döner ve bir daha okumak isterdim. İşte o zaman gerçekten sarsardı beni Papalagi, çevreme, içinde yaşadığım yarıklara ve beton yığınlarına şaşkın şaşkın, çocuk gözlerle bakmamı sağlardı.

Bugün ise (35 yaşında iken), ve -çok şükür- çocuk gözlerimi yeniden keşfederken, çok başka gözlerle bakıyorum bu metne: Samoa'ya, Samoa'lıya yeniden dönüşün mümkün olabileceğini, bu plastik kültürün, işte, en nihayetinde plastikten olduğunu ve bir kenara itilebileceğini, reddedilebileceğini bilerek, ve bundan heyecan duyarak okuyabiliyorum. Buradan bakınca da çok güzel Samoa'lının bizden tarafa attığı bakış.

Güzel kitaptır. Mutlaka okuyunuz.
Profile Image for Özgür Balmumcu.
207 reviews66 followers
November 19, 2019
Neden bu kadar kıymet gördüğünü anlamadığım bir kitap daha. Hayatının baharında bir genç okur için ilginç şeyler söylüyor olabilir kitap, ancak yaşını almış benim için oldukça demode tartışmalar barındırıyor bünyesinde. Okurken dolduğumu hissetmedim. Düşüncelerin çoğunu da dünyanın ve insanlığın değişen koşullarından kopuk buldum. Misal, dünya nüfusunun hızla artıyor oluşunu dikkate almadan buradaki düşünceleri savunmak romantizmden öteye geçemez. Yani kalabalık olmayan kabilesi ile küçük bir adada yaşayan bir yerli için bu bakış açısında fazla göz ardı edilen değişken var. Dahası bunu da etkili bir anlatıyla aktarmıyor zaten. Sonuçta biz okurlar kitapları biçimsel olarak da değerlendirmek durumundayız. Bu eser biçim açısından da gördüğü değerin içini dolduran özelliklere sahip değil. İnsanların kıyafetleri, zaman, iş, düşünce ve gazete konularında ifade ettiği şeyleri önemsiyor olsam da bir iktisatçı olarak birçok düşüncesine katılmam mümkün değil. Bu tarz kitaplardan hoşlanmadığım da bir gerçek. Dört Anlaşma kitabı da benzer etkiler yaratmıştı bende. O da bir yerlinin bakış açısını yansıtıyordu yanlış hatırlamıyorsam. Böyle kitapları pek hatırlamak istemesem de...
Profile Image for Ceyda.
149 reviews13 followers
February 4, 2022
biz sözde uygar insan, aslında yaşamından kendisinden ne kadar uzağa düşmüşüz. suni dertlerimiz, anlamsız hedeflerimiz, kendimize söylemekten asla bıkmadığımız yalanlarımızla koca bir cam funusun içindeyiz.
sadece bu senenin değil, 26 yıllık hayatımın en güzel kitaplardan biri oldu göğü delen adam.
Profile Image for Brian Burriston.
114 reviews
November 6, 2011
Very good - helps to look at our way of life in a new perspective. Everything we take as being good is not what it seems...
Displaying 1 - 30 of 381 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.